İSLAM MİLLETİ
Gerçekleri Görmek Ve Anlamak İçinSAKLANAN GERÇEĞİ ANLAMAK İÇİN

Atatürk- İnönü İlişkisi Arka Planı


20 Eylül 1937 tarihinde Atatürk Cumhuriyetin ilanından beri başbakanlık makamını teslim ettiği arkadaşı İsmet İnönü’den istifasını istedi. Atatürk’ün İsmet İnönü’yü görevden almasının sebebi son yıllarda yaşanan Atatürk Orman Çiftliğinin hazineye devri, Nyon Antlaşması gibi konular olsa da aralarındaki anlaşmazlığın başka sebepleri de vardı. Bunlardan biri ekonomik politikalarla ilgiliydi.

Türkiye 1930’lu yıllara kadar iktisadi yapı olarak liberal politikaları benimsemişti. Ancak ülkede yeterli sermaye birikimi ve özel girişim dinamizminin olmayışı ülke kalkınmasında istenilen gelişmeleri sağlayamamıştı. 1929 yılında Amerika’da başlayan ve tüm dünyayı saran Ekonomik Krizin de etkisiyle Türkiye ekonomisi daha zor bir döneme girdi.

Ekonomik alandaki bu zorluğun iç siyasete yansımalarından biri Serbest Cumhuriyet Fırkasının kuruluşu oldu. Gerek siyasal gerek ekonomik yapıda baş gösteren sarsıntılar CHF hükümetinin izlenen iktisadi politikaları gözden geçirmeye sevk etti. CHF karşısında bizzat Cumhurbaşkanı Atatürk tarafından kurdurulan SCF liberal iktisadi politikalar çerçevesinde hareket edilmesini savunacak ve hükümetin özel sektöre destek vermesi gerektiğini ifade edecekti. SCF’nın kendisini liberal olarak tanıtması Cumhuriyet dönemine yeni bir tartışma kattı. CHF hükümeti ve İsmet İnönü liberal politikaların başarılı olmadığından hareketle yeni dönemin politikasını devletçilik olarak tanımlayacaktı: Liberalizm nazariyatı bütün memleketin güç anlayacağı bir şeydir. Biz iktisadiyatta mutedil devletçiyiz. Bizi bu istikamete sevk eden,bu memleketin ihtiyacı ve bu milletin fitri temayülüdür… Devletçilikten büsbütün vazgeçip, her nimeti sermayedarların faaliyetlerinden beklemeye sevk etmek,bu memleketin anlayacağı şey midir”

CHF içinde İsmet İnönü ve çevresi ile SCF arasında başlayan devletçilik tartışmaları SCF’nın 3 aylık kısa varlığının ardından da devam etti. SCF’nın kapanmasından sonra tartışmanın diğer tarafı 1924 yılında Atatürk’ün önerisi ve desteğiyle kurulan İş Bankası çevresi oldu.  Bankanın Umum Müdürü Celal Bayar idi. İş Bankası özel girişim dinamizmi ile değişik sanayi alanlarında yatırım yaparak başarılı bir faaliyet sürdürüyordu. Buna karşın başta Celal Bayar olmak üzere İş Bankası çevresi İsmet İnönü’nün uygulamakta olduğu devletçi iktisadi politikaya karşı çıkmaktaydılar. Devletçilik tartışmaların günden güne arttığı bu günlerde ilk kriz de bu şekilde ortaya çıktı. Ancak bu kriz yalnızca Celal Bayar ile İsmet İnönü arasında değil, Mustafa Kemal ile İsmet İnönü arasında bir krize dönüştü. Krizin esası ise Atatürk ile İsmet İnönü’nün devletçilik anlayışlarındaki farktı.

1932 yılında İş Bankası Umum Müdürü Celal Bayar ülkede kağıt sanayinin kurulması için İktisat Vekaletine müracaat etmiş ancak bu başvuru bir türlü bürokratik işleyişi aşamamıştı. Başvuru sürüncemede kalmış bir sonuç çıkmamıştı. İş Bankasına izin çıkmamasının sebebi ise İktisat vekaletinin kağıt sanayini bir kamu hizmeti olarak görmesi ve kendisinin yapmayı planlamasıydı. Vekaletten iznin çıkmayışının üzerine konu bir şekilde Atatürk’e aktarıldı.

Atatürk bu konuyu Yalova’da bulunduğu sırada sofrada açacak ve İnönü hükümetinin İktisat vekili Mustafa Şeref Özkan’ı sert bir şekilde eleştirecekti. Bu eleştirilerin ardından Özkan istifa edecek ve Atatürk Özkan’ın yerine İş Bankası Umum Müdürü Celal Bayar’ı atayacaktı. Atatürk’ün, İnönü'nün bulunmadığı bir sırada resmi mekanizmalar dışında hükümetin ekonomik politikalarını eleştirmesi, hükümete direk müdahale ederek iktisat vekilini değiştirmesi Mustafa Kemal ile İsmet İnönü arasındaki ilk kriz oldu. Atatürk bu yaptığıyla aslında İnönü ve çevresinin uygulamaya çalıştığı müfrit (aşırı)  devletçilik politikalarını dengelemek istiyordu. İş Bankası Umum Müdürü Celal Bayar’ı iktisat Vekilliğine getirmesi bunun en açık deliliydi.

Yalova’da yaşanan bu ilk krizin ardından sonraki yıllarda da Atatürk hükümet işlerine gerek gördüğünde doğrudan müdahale etmeyi sürdürdü. Kısa bir süre sonra Atatürk’ün Maarif Vekilin değiştirmek istemesi ve gece yarısı İnönü’ye bunu haber vermesi üzerine İnönü’nün tepkisi cevaben yazdığı telgrafa şu şekilde yansımıştı: “ gece yarısı gaflet uykusundan uyandırılarak kabinede değişik yapılmak istendiği haberini alan bir başvekilin, bu hususta ileri süreceği mütalaadan nasıl bir fikir selameti beklenebilir ki?’  Hükümet işlerine yapılan bu müdahaleler Başbakan İsmet İnönü ile Cumhurbaşkanı Atatürk arasındaki yeni çatışmaları beraberinde getirdi. Nihayetinde 1937 yılının Eylül ayında İsmet İnönü önce istirahat sonra da istifa yoluyla başbakanlıktan ayrıldı, yerine ise Celal Bayar atandı.(Ömer Aymalı / Dünya Bülteni)

 

Kaynaklar:

Falih Rıfkı Atay, Çankaya

Yakup Kadri Karaosmanoğlu,Politikada 45 yıl

Cemil Koçak,Türkiye’de Milli Şef Dönemi
islammilleti.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol